Güncel
Giriş Tarihi : 24-07-2015 15:06   Güncelleme : 24-07-2015 17:49

Bu İşler Makam Mevkiyle Olmaz...

Gazeteci ve Basın Bayramı münasebeti ile Başköşe yazarımız Fatih Uysal Basına Yapılan saldırı ve hakaretler üzerine makam mevkilerin gelip geçici olduğunu asıl olanın kişilik ve karakter olduğunu belirtti. Ve.....

Bu İşler Makam Mevkiyle Olmaz...

24 Temmuz Gazeteci ve Basın Bayramı münasebeti ile mesajlar yayınladı, kutlamalar yapıldı.
 Ülkemizin her bir köşesinde yayınlanan mesajlarda basın özgürlüğünün altını çizildi, yaldızlı söylemlerde bulunuldu.
Tabi bu konuda bizler ön yargılı davranmak istemeyiz belki birileri gerçekten olmasını arzuladığı için içinden geldiği gibi duygularını paylaşmıştır.
Evet her teşkilatın özel bir günü olduğu gibi biz basın mensupları da toplumun haber alma hakkını en güzel ve hızlı, doğru bir şekilde sağlayabilmek amacıyla, her türlü zor şartlar altında mücadele vermekteyiz.
Malumunuz nasıl ki  “ Özgür ve bağımsız basın, özgür ve bağımsız bir ülkenin garantisidir” diyorsak, topluma sağlıklı doğru haber ulaştırabilmek için canını hiçe sayarak savaş meydanlarında haber yapmaya çalışan, gaz toz, silahlı çatışmalar altında toplumu bilgilendirmek amacıyla can hıraş bir şekilde mücadele eden basın mensupları hak ettikleri değeri gerçekten alabiliyorlar mı? Bu sorunun yanıtını ben insanlarımızın vicdanına bırakıyorum.
Birçok ülkede ne yazık ki basına sansür, basın mensuplarına uygulanan baskı, şiddet basını bu temel işlevlerinden uzaklaştırmakta, objektifliğini gölgelemektedir.

Günümüzde, gurbette veya yaşadığı şehirde gerek işe başladığında, gerek evinde oturup bilgisayarını açtığında ya bugün ne olmuş memleketimde veya yaşadığım şehirde diyerek haberlere bakmayanımız yoktur.

Basına uygulanan şiddet veya basına uygulanan hakaretlerden basın mensupları da merak etmeyin nasibini almaktadır.
Sevgili okurlarım bir basın mensubunun kendini yetiştirebilmesi inanın yıllar sürmektedir. En hızlı en sağlıklı haberleri toplumla paylaşmak, sorunların çözümüne katkıda bulunmak, insanların dertleri ile dertlenmek, sevinçlerini paylaşmak, mutluluklarını tüm insanlıkla paylaşmak gibi ulvi görev ve sorumluluk altında olan basın mensuplarının bu topluma katkı ve kazanımları en üst seviyededir. Alternatifleri olmayan basın mensuplarının hak ettikleri değeri ve ilgiyi toplumun tüm kesimlerinden almaları gerekir. Basın mensuplarının toplumun nezaket ve zerafet değerlerine verdikleri önemin yanında bazen toplumda yanlış yapan insanlarında basın aynasında kendilerini görüp, fikir ve davranış boyutlarında olumlu sonuçlar almaları kaçınılmazdır. Eğer basın aynasında kendi fotoğraflarını göremezlerse aşağıdaki örnekteki gibi komik ve seviyesiz bir davranış sürecinde yer alabilirler.

Nasıl mı ? isterseniz örneklendirelim…

Ben var ya ben yıllarca şunu yaptım bunu yaptım. Ben olmasam şu olmaz dı bu olmazdı…
Ben var ya ben… şunu yaptım, bunu ettim, bunu şöyle dedim, buna şöyle giydirdim…. Vb …
Kim yapmış?

Ben….

Evet maalesef bu tarz kişiler farkında olmadan bazen megolamanlaşabiliyor.

Hiç kimse unutmamalıdır ki makamlar mevkiler gelip geçicidir. “Baki kalan bu kubbede hoş seda bırakabilmek” en değerli erdemdir.

Sevgili okurlar belki konumuzla pek alakası yok ama bir protokol önünde yaşanan bir densizlik sonrasında köylü diye küçük görülen ama (yıllarca STK temsilciliği yapmış, siyasette başarılı olmuş, çoluk çocuğunu çok iyi yetiştirmiş) başarısı tescilli bir vatandaşımızın….

Kendini çokbilmiş, okumuş, kanaat önderi olarak gören bir zat a verdiği yanıt hala aklımdadır. Müsaade ederseniz bu şamar gibi yanıtı sizlerle paylaşarak, bizim megolaman şahsiyetimizin patavatsızlığından birini sizlerin gözleri önüne sereceğim….

Günlerden bir gün bizim megolaman işte şunlar şöyle, işte bunlar böyle, bunlar …………………..(çok ağır bir hakaret olduğu için bu bölümü nokta olarak geçiyorum)  gibi üstüne basa basa bu kişiye herkesin gözü önünde hakaret etmeye kalkmıştı…
İşte bu köylü diye küçümsedikleri şahsiyet ona hayatının lafını etmişti.

İnanın ona orada iki tokat atsa bu kadar ezmezdi…

“Sen, bu makama gelmişin ama hala konuşmasını öğrenememişsin…

Senin gövden gelişmiş, ama kafan gelişmemiş…

Sen konuşmasını bilseydin sana oy vermeyen insanlara böyle hakaret etmezdin” diyerek masadan kalkmıştı….

Boşuna dememiş atalarımız “Oğlum sen Vali olabilirsin ama adam olamazsın” diye…

Seçilmek veya birinin bir yerlere gelmesi onun üzerindeki karakteristik sıkıntıları üzerinden almıyormuş demek ki.

Bu malum şahsiyet (Denize Akan Kanalizasyon Haberimizle İlgili)  geçenlerde bir haberimizle ilgili aramış ve hakaret etmiştir…

Telefon kaydı tarafımızda mevcuttur… Biz çizgimizin ve seviyemizin farkındayız. Onun davranışlarının aynısı ile hareket etmeyeceğiz. Zira bülbül güle; karga çöplüğe götürür.

Malumunuz  “Kötü söz sahibine aittir,  söylenen o sözleri aynen iade ediyor”  gerçekleri kamuoyuyla paylaşıyor, patavatsızlık ve densizlikler konusundaki takdiri de vatandaşlarımıza bırakıyorum….

Evet, basına yapılan bu tür eylemlerin ortadan kaldırılması, düşünce ve ifade özgürlüğünün ülkemizde  engellenmemesi ve daha iyi yarınlar için meslektaşlarımızın ‘24 Temmuz Gazeteci ve Basın Bayramı’nı” kutlarız…

hakan akbaşhakan akbaş